15 Şubat 2012 Çarşamba

Neler Oldu, Neler!!!

  Vay canına, başladığımda her gün bir post girmeye çalıştığım bloğumu bayağı boşlamışım ve bir sürü şey biriktirmişim!!
  Öncelikle; neredeyse 2.term de ikinci haftayı devirdik, dersler soluksuz başladı ve ben geçen dönem yaptığım hataları tekrarlamamak için sürekli tekrar yapmaya çalışıyorum(ne saçma bir cümle bu yahu!). Ama 1 yılda 50 kitap challengeımdan bayağı bir koptum, çünkü sabah dersler, aralarda koşuşturma, tekrar çalış falan derken işin ucu kaçıyor ve elimde kitapla daha iki sayfa okumamışken uyuya kalıyorum :( Lakin bu hafta sonu iki kitap bitirip, yetişmeye çalışacağım diğer kitap kurtlarına! Şu an Ursula Leguin'den Yerdeniz Büyücüsü'nü okumaktayım ve o bitmeden başka hiçbir kitaba el sürmemeye karar verdim.
  Bu arada salı günü çooook büyük bir aptallıkla uyuya kaldım ve o günkü tüm derslerimi kaçırdım! Evet, yaptım! Nasıl becerdin derseniz, o gün dört saat dersim vardı ve hepside öğleden önceydi. Ben saftirikte yaklaşık 12 sularında ancak uyanabildim ve son derse ışınlansam bile(fizikçiden zıvırtılar) yetişemezdim:(
Hırsımdan günün geri kalanında tonluk kitapları sırtımda taşıyıp, çalışma odasında geceyi bitirdim!


Kaçırdığım kimya dersine ekstra zaman harcarken yurtta ki çalışma masamdan bir görüntü.
Görüldüğü üzere parmağını bana doğru sallayan ve "Kır dizini, ders çalış" diyen Einstein; hayatla ilgili çok sevdiğim bir manifestonun çıktısı, ders programım(doğal olarak), Bilkent University kupam, üçünüde farklı amaçlarla kullandığım ajanda-günlüklerim, 1900 bilmem kaçtan kalma(hiç abartmıyorum değil mi?) oda telefonumuz, her yere yapıştırmaktan çok pis zevk aldığım elmalı post it ler(soldakinde Büyü Bilimi yazıyor, o kitabı 1. midtermlerim iyi geçerse kendime ödül olarak alacağım!) çalışma ortamımın klasik birer parçaları...
 Tabi bu iki hafta böyle hüzünlü şeylerle geçmedi elbette; bugün arkadaşlarımla tenis kursuna yazıldık. Yıllardır içimde sakladığım(peeeh) bu dileğim sonunda gerçekleşiyor. İzlemeyi çok ama çok sevdiğim tenisi becerebilecekmiyim çoook merak ediyorum. Endişeye gerek yok ben vs. tenis nasıl geçti anlatmak için sabırsızlanıyorum.
  Ayrıca ayıplamayın ama UNO oyunuyla da bu hafta tanıştım! Çok pis sevdim kendilerini, hatta arkadaşımızın doğum gününde tüm iyi niyetlerimizle bir adet UNO destesi bile aldık :) Kendimizi düşündüğümüzü sanıyorsanız çoook yanıldınız!


Burası da hafta sonu gittiğimiz TABU isminde bir kafe, böyle çok şirin bir yer; pembe masaları, tatlı aydınlatmaları var. Hayalinizdeki verandanıza koymak isteyeceğiniz türden koltukları da cabası...




Çok iyi değiller mi ;)


!UNO TIME!

  Bu arada kısaca derslerden de bahsetmek istiyordum ancak kayda değer şeyler yaşamadık kendileriyle. Yalnız bir tek şey var; Math114 dersime destek olsun diye girdiğim Math101 e sadece 3 saat katlanabildim, bilmem anlatabildim mi?


Bu da akşam üzeri yaptığımız alışverişten bir kare; 'Diyabetik Ürünlerin' önünde çok manidar olmamış mı? :) Ah o Nutellalar, aaaahh..........(engelleyemiyorum kendimi)





1 yorum:

  1. Bu fotoğrafları ne ara çektin Tabu'da? Tekrar gidesim geldi=/

    YanıtlaSil