25 Şubat 2012 Cumartesi

Arkadaş Kitabevi ~ The Artist

  Güne yaklaşık 13.30 da gözlerimi açtığım güzel cumartesimden bahsedeyim sizlere...
Evet, dediğim gibi saat 13.30 da kalktım, böyle ölü gibi uyuyup bütün günü kaçırdığımda çok kötü hissediyorum :( Amma ve lakin günün geri kalanı bu ayıbımı çok güzel örttü. 
  2.40 ta ki servisle ben ve Ng'm Kentpark ve Cepa'ya doğru yola koyulduk. İlk durağımız Decathlon'da yarınki tenis dersimiz için raketlere bakındık. Daha yeni başlayacağım için çok büyük bir miktar vermek istemiyorum ama raketin dandik olmasını da istemiyorum. Bu sebeple normal fiyatlı bir Wilson ve adını şu an hatırlayamadığım(sanırım A ile başlıyordu) ama bayağı uygun bir raket arasında kalıp, tenis hocama sormadan raket almamaya karar vererek oradan ayrıldık.


Baktığım Wilson buydu, daha yeni başlayacağım için raketler hakkında bir bilgim yok, yardımcı olabilir misiniz? Uygun fiyatlı, yeni başlayan birisi için, kalitesiz olmayan bir şey arıyorum! (Çok şey arıyorum :) 


  Raketlere göz atma işimiz bittikten sonra kendimizi Arkadaş Kitabevine attık, Kitaplaşalım mı etkinliği için Gizem'e kitaplarını almaya...
  Gizem'e hangi kitapları aldığımı söylememek için kendimi zor tutuyorum şu an :) Umarım beğenir kitaplarını :)
  Tabi ben Gizem'e kitap almakla yetinmedim kendimde boş durmadım! Turk102 dersi kapsamında okumamız gerek Nazım Hikmet'in Son Şiirleri'ni aldım.


  Asıl bahsetmek istediğim şey ise "Kitap Okuma Şeridi"
Arkadaşlarımın Dost kitabevinde gördüğü ve benim deli gibi Dost dışındaki tüm kitapçılarda aradığım(Dosta gitme fırsatım olmadı!) Kitap Okuma Şeridini almayı çok istiyorum. İşe yarar mı yaramaz mı bilmem ama fiyatınında oldukça uygun olduğunu bildiğim için, cidden çok pis istiyorum. Ranzanın üst katında yattığım için; eğer oda arkadaşım uyuduysa ve ben hala yatağımda kitap okuyorsam ranzadan inip ışığı kapatmak zorunda kalmak istemiyorum!


İşte istiyorum da istiyorum diye tutturduğum kitap okuma şeridi :)
  Gelelim günün bir diğer güzel olayına, çok çok çok beğenerek izlediğim film The Artist'e...


  Son zamanlarda izlediğim en kaliteli film olan The Artist(The koymaktan yoruldum bundan sonra Artiz diycem :) 10 dalda Oscar'a aday!


  Film bir sessiz sinema oyuncusunun; sesli filmlere geçişe karşı çıkıp, değişen hayatını anlatıyor. Ama asıl bomba bu değil; filmin tamamı siyah-beyaz ve sessiz çekilmiş, insanlar sesli filmlere geçse dahi biz de kahramanımız ile birlikte filmimizi sessiz olarak izliyoruz. Arka planda birçok klasik müzik eseri eşliğinde...

Bu sahneye çok güldüm ya :) Sessiz filmin duyguları çok çıplak bir şekilde anlatabildiğini gösteriyor!


Burada çok fazla şeyden bahsetmek istemiyorum, zira yarın sabah kalkıp Artiz üzerine bir ödev yazacağım!

uzun metrajlı film Fransa . Tür: Romantik , Dram , Komedi
Süre: 100 dk Yapım yılı: 2011
Dağıtımcı: Tiglon 
Özet: 1920'li yılların sonunda Hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek 'teknolojik' bir devrim yaşandı. Ses, "henüz hiçbir şey duymadınız" repliği ile film pelikülüne bir daha hiç ayrılmamak üzere girdi. Fakat sinema sektöründe yaşanan bu devrim boyutundaki bu değişim pek çok insanın mesleğini ve kariyerini de derinden sarstı.

Dönemin en karizmatik aktörleri arasında yer alan George Valentin (Jean Dujardin) de sesin beklenmedik biçimde sinema perdesine yansımasından payına düşeni alıyor. yanı başında boy gösteren taze ve güzel oyuncu Peppy Miller'ın ise aklı fikri şöhrette.

2011 Cannes Film Festivali'nin en gözde yapımlarından olan The Artist, başrol oyuncusu Jean Dujardin'e George Valentin performansı ile "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandırdı. Film sinema sanatının sessiz dönemine bir saygı duruşu niteliğinde diyalogsuz, sessiz, siyah-beyaz ve saniyede 22 kare ile çekildi. Altın Palmiye adayları arasında da olan filmin yazarlığını ve yönetmenliğini ise Michel Hazanavicius üstleniyor.
  İşte böylee... Ama durun bu kadarla da yetinmedim! Kendime geçen dönemden beri istediğim bordo Amerikan Futbolu tarzı (o nasıl bir tarz be!) bir ceket ve maviş oje aldım :) Hihiii yaşasın ALIŞVERİŞ !!!







İYİ GÜNLER....
                                 



Gitmeden bunu sizlerle paylaşmazsam ayıp ederim, günde ortalama beş kere falan açıp dinliyorum, beğenmeyen beğenmedim desin (sıkıyosa :D )









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder